28 Ağustos 2010 Cumartesi

Tevekkül Et Kurtul

Vaktiyle iki adam hem bellerine, hem başlarına ağır yükler yüklenip, büyük bir gemiye bir bilet alıp girdiler.

Birisi girer girmez yükünü gemiye bırakıp, üstünde oturup nezaret eder. Diğeri hem ahmak, hem mağrur olduğundan yükünü yere bırakmıyor. Ona denildi:

«Ağır yükünü gemiye bırakıp rahat et.» O dedi: «Yok, ben bırakmayacağım. Belki zâyî' olur. Ben kuvvetliyim. Malımı, belimde ve başımda muhafaza edeceğim.»

Yine ona denildi:

«Bizi ve sizi kaldıran şu emniyetli padişahın gemisi daha kuvvetlidir. Daha ziyade iyi muhafaza eder. Belki başın döner, yükün ile beraber denize düşersin. Hem gittikçe kuvvetten düşersin. Şu bükülmüş belin, şu akılsız başın gittikçe ağırlaşan şu yüklere takat getiremeyecek. Kaptan dahi eğer seni bu halde görse, ya divânedir diye seni kovacak. Ya haindir, gemimizi ittiham ediyor, bizimle alay ediyor, hapis edilsin, diye emredecektir. Hem herkese maskara olursun. Çünki bakanlar nazarında, za'fı gösteren tekebbürün ile, aczi gösteren gururun ile, riyâ yı ve zilleti gösteren tasannuun ile kendini gülünç düşürdün. Herkes sana gülüyor.»

denildikten sonra o bîçârenin aklı başına geldi. Yükünü yere koydu, üstünde oturdu.

«Oh!.. Allah senden razı olsun. Zahmetten, hapisten, maskaralıktan kurtuldum.» dedi.

İşte ey tevekkülsüz insan! Sen de bu adam gibi aklını başına al, tevekkül et. Tâ bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisenin karşısında titremekten ve hodfüruşluktan ve maskaralıktan ve şekavet-i uhreviyeden ve tazyikat-ı dünyeviye hapsinden kurtulasın.


Kaynaklar: 23. Söz -Risale-i Nur

Hiç yorum yok: