22 Ocak 2007 Pazartesi

KULAĞA KÜPE OLSUN!

  • Mü'min kendisi için istediğini mü'min kardeşi için de istemedikçe cennete giremez.(Hadis-i Şerif)
  • Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki, bütün vaktini ona sarf ediyorsun? (Sözler)
  • Bu dünya misafirhanesinde aciz ve fakir kalbine rızık ve zenginlik, kabrinde gıda ve ışık, Mahşerde kurtuluş fermanın olacak namaz neticesiz midir; ücreti az mıdır ki hafife alıyorsun? (Sözler)
  • İnandığınız gibi yaşamazsanız, gün gelir yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız. (Hz. Ömer (ra))
  • Dünyaya aid işler kırılmaya mahkum cam şişeler hükmündedir, ahiretle alakalı işler ise paha biçilmez elmaslar kıymetindedir. Hissiyatını dünyaya yönlendiren, fani ve kırılacak şişelere baki elmas fiyatlarını veren gibidir. (Mektubat)
  • Sana namazdan usanç veren ebedi yaşayacağın zannıdır. Eğer anlasa idin ömrün azdır, hem faidesiz gidiyor. Elbette onun 24'te 1'isini, hakiki bir ebedi saadete vesile olacak bir güzel namaza sarfetmek; usanmak şöyle dursun, belki ciddi bir şevk ve zevki harekete geçirmeye sebep olurdu. (Sözler)
  • Her işte Allah rızası olmalı. Eğer O (cc) razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. (Sözler)
  • Geçici evi donatıp, kalıcı evi ihmal edene şaşarım! Ölüm peşinde iken gaflete dalana şaşarım! Eceli elinde olmayan, ham hayallerin peşinden nasıl koşar, şaşarım! Yarattıklarını görüp duruken, Allah hakkında şüphe edene şaşarım! (Hz Ali (ra))
  • Her nefis ölümü tadıcıdır. (Al-i İmran Suresi 185)
  • Demir paslandığı gibi şu kalbler de paslanır. Paslanmaması için cila, Kur'an okumak ve ölümü hatırlamaktır. (Hadis-i Şerif)
  • İnkar etmemek başkadır, iman etmek bütün bütün başkadır. (Emirdağ Lahikası)
  • Ademoğlu ihtiyarladıkça onda iki şey gençleşir: Mala karşı hırs ve hayata karşı hırs. (Hadis-i Şerif)
  • Dünyevi dostlar ve rütbeler kabir kapısına kadardır. (Mektubat)



İman Hakikatleri Sohbeti

Denizlili Musa Beyin esprili bir dille iman hakikatlerini anlattığı hatıraları benim çok hoşuma giti. Siz de mutlaka izleyin bence.







Şeytanın ve Şerlerin Yaratılmasındaki Hikmet

Şer olan, şeytanın yaratılması değil, ona tâbi olup şer işlemektir. Bu herhangi bir cinayete, o cinayette kullanılan bıçak veya tabancanın değil de, cinayeti işleyen ellerin gerçek sebep olarak gösterilmesi gibidir. Buna bir misal de ateşin değil de ateşe dokunmanın şer olması verilebilir.

İnsanda çokça kabiliyetler vardır. Evet, bir çekirdekten koca bir ağaca kadar ne kadar mertebeler varsa, insanda bundan daha da ziyade mertebeler vardır. Belki zerreden Güneşe kadar mertebeler var. Bu kabiliyetlerin ortaya çıkması elbette bir hareket ister.

Şeytan ve diğer zararlı şeyler, insanı arkadan kovalayan rakip bir maratoncu gibidir. İnsanın hedefe varabilmesi, muzaffer olabilmesi için, peşini bir an olsun bırakmayan bu ezelî rakibini aşabilmesi, geride bırakması ve ondan daima önde ve daha ileride olması gerekmektedir.

Yoksa şeytanların ve zararlı şeylerin varlığı olmasaydı, melekler gibi insanların da makamları sabit kalırdı. Ebu Bekirler ile Ebu Cehillerin farkı ortaya çıkmazdı.


Kur'an'daki Biz İfadelerinin Hikmeti

Kur’an’da Yüce Allâh, kendisiyle ilgili olarak bazen biz ifadelerini kullanmaktadır. Neden?

Kur’an-ı Kerim’de Allâh Teâlâ bazen, kendisiyle ilgili olarak “biz” ifadesini kullanması, O’nun azamet ve şanının yüceliğine işaret eder. Hemen bütün dillerde saygı ve yücelik ifadesi olarak bu tür ifade biçimine başvurulmaktadır.

Kur'an'da, Yüce Allâh'ın zat ve sıfatlarından bahseden ayetlerde genellikle tekil zamir, fiillerinden bahsedilirken ise bazen tekil, bazen de çoğul zamir kullanılmıştır. Bu ayetlerden bazıları şunlar:

"Sizi Biz yarattık" (Vâkıa, 56/57)

"Üstlerindeki göğe bakmazlar mı? Onu nasıl bina ettik, nasıl donattık" (Kâf, 50/6)

"Andolsun, insanı Biz yarattık" (Kâf 50/16)

"Allah gökleri görebileceğiniz direkler olmaksızın yarattı. Yeryüzüne de, sizi sarsmasın diye sabit dağlar yerleştirdi ve orada her türlü canlıyı yarattı. Gökten de yağmur indirip, orada her türden güzel ve faydalı bitki bitirdik" (Lokman 31/10)

"Biz geceyi ve gündüzü (kudretimizi gösteren) iki alamet yaptık" (İsrâ 17/12)


Bu ayetler gibi, fiilleriyle ilgili âyetlerde, hem tekil, hem de çoğul zamir kullanılmıştır.

Kendi zâtı ve uluhiyeti ile ilgili şu ayetlerde ise, tekil zamir kullanılmıştır:

"Şüphe yok ki Ben, rabbinim senin." (Tâ-hâ 20/12),

"Şüphe yok ki Ben, Allah'ım, Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O halde bana ibadet et." (Tâ-hâ 20/14), "O, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan Allah'tır." (Haşr 59/22).


KAYNAK: http://dingorevlileri.blogcu.com/331343/