30 Eylül 2010 Perşembe

Okuma Notları: Asrın Getirdiği Tereddütler

  • Adalet, ifrat ve tefrit arasında bir orta haldir. Yani: Aşırılıkla alakasızlık arası dengeli bir durumdur. Şehvet, öfke, ibadet vb. örnekleri ele alırsak bunlarda ne aşırıya kaçmalı ne de onları tamamen terk etmelidir.
  • Yaratana suâl sorma mevkiinde olmadığımızı, olamayacağımızı bilmek edebin ifadesidir. Varlığın asıl sahibi O'dur; O, dilediğini aziz, dilediğini zelil; istediğini sultan, istediğini dilenci kılar da kimse ona hesap soramaz. Her icraatında çok hikmet ve maslahatların bulunması her işi, akla ve fikre hayret verecek şekilde cereyan etmesi muhakkaktır.
  • Her mü'minin her sıfatının mü'min olması lazım gelmediği gibi, her inançsızın her vasfının da küfür olması lazım gelmez. Bir kafir çalışkan, ilim aşığı, sistemli çalışan biriyse bunlar onun mümin sıfatlarıdır ve bu sıfatlar Allah'ın hoşuna gitmiş olabileceğinden bu kafiri mümin sıfatları yüzünden yükseltebilir. Bu sıfatlara sahip olmayan bir mümini ise öbür dünyada mükafatlandıracak olsa de bu dünyada tembelliği yüzünden alçaltabilir.
  • Kaderin her hükmü ya bizzat güzeldir veya neticesi itibarıyla güzeldir. Kadere yüklenen günah, zarar ve çirkinlikler, esasen kulun iradesini suiistimal etmesinin neticesidir. Güneşin altında kalıp hasta olan insan günaha küfretmemeli.
  • İnsanın zâhire bakarak kerih gördüğü şeylerde Allah (celle celâluhu) onun için pek çok hayırlar murad etmiştir. Buna karşılık, insanın fayda mülâhaza ettiği pek çok şeyde ise, kendisi için şerler vardır.
  • Allah'ın (celle celâluhu) hakkımızdaki her hükmünde bilemediğimiz pek çok fayda ve hikmetler vardır. Bize düşen, kadere razı ve Cenâb-ı Hakk'a teslim olmak ve O'na teveccüh etmek, "lütfun da hoş, kahrın da hoş" anlayış ve inancıyla, hakkımızdaki her takdirine boyun eğip, itirazda bulunmamaktır.

Hiç yorum yok: