
O halde, esbâba riâyet etmemiz öyle bir seviyede olmalıdır ki, bizi görenler, 'Bunlar ne esbâbperestmiş!' demeliler. Düşünün ki Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), Bedir'de de, Uhud'da da tabyelerini kurmakta hiç mi hiç kusur etmedi. Sonra da, ellerini açıp duâ buyurdu.
Diğer taraftan esbâba riâyetten sonra tevekkülümüz de o derecede engin olmalıdır ki, görenler âdetâ Cebriyeci nazarıyla bakmalılar.
"Esbaba tevessül, mani-i tevekkül değildir" Sebeplere riayet etmeli ama neticeyi de Allah'tan beklemeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder